Mart Ayı Kürdler açısındançok özelliklidir. Katliamların, soykırımların ve trajedilerin yaşandığı; ulusal mücadelenin sembolü olan şahsiyetlerin de yaşamını yitirdiği bir aydır Mart…
Bu kadar olumsuzluğun yaşandığı Mart ayında aynı zamanda yeniden dirilme ve ulusal kurtuluş mücadelesinin bayrağını tekrar yükseltmenin yaşanması, umutsuzluk ile umut, hüzün ile sevinç ve ölüm ve diriliş gibi karşıtların iç içe geçmesini sağlıyor…
Bu gün 1 Mart. Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin simgesi Mele Mistefa Berzanî’nin ölüm yıl dönümüdür. Mele Mistefa Berzanî’yi saygıyla anarken, Kürdlerin devletleşmesi yolunda mücadele etmiş ve yaşamını yitirmiş tüm Kürdistanlıları da bir kez daha saygıyla anıyoruz…
Kuzey Kürdistan’da ulusal uyanışa öncülük eden Tevger, Berzanî’nin ölüm yıl dönümü dolayısıyla dört yıl önce yine bir ilke imza atarak Qoser’de büyük bir anma yaptı. Bu anmadan sonra Kuzey Kürdistanlı politik çevreler de bu ulusal duruşa katılarak Berzanî’yi anma etkinlikleri düzenlemeye başladılar.
Kuzey’de ulusal bir uyanışa ve Berzanî’ye sahip çıkma noktasında yol açmaya öncülük eden Tevger’in dört yıl önceki anmasını tekrar okuyucuarımızla paylaşıyoruz…
01.03.2016
*****
Video : Ulusal Lider Mistefa Berzanî Kürdistanî Ruh İle Anıldı!
Kürdistanlı Gençlerin Kızıltepe’de (Qosar) düzenlediği ve ulusal soruna duyarlı herkesinçağrılı olduğu ‘Mîstefa Berzani’yi anma’ toplantısına yoğun bir ilgi gösterildi.
Mîstefa Berzani’nin dev bir posterinin asılı olduğu salonda, Kürdistan bayrakları ve Qadî Muhammed, Seyid Riza, Şêx Seîd, Dr. Qasimlo gibi Kürd liderlerin de posterleri asıldı.
Açılış konuşmasından sonra Kürdistan şehitleri için saygı duruşu yapılırken, aynı zamanda da Ey Reqip okundu. Programın sunuculuğunu yapan Kürdistanlı gençlerden Roger Çaxer, başlarken ve aralarda ulusal içerikli şiirler ve Berzani’nin ulusal mücadeleyle ilgili sözlerini aktardı.
İlk konuşmayı Kürdistanlı Gençlerden Yunus Agirî, İsmail Beşikçi’nin anma toplantısına dair mesajını okuyarak yaptı. Yoğun ilginin olduğu toplantıya, Kürdistan’ın dört parçasından Kürdistanlı özgür bireyler olarak katılımın olması ve üç ayrı yurtsever kuşağın bir araya gelmesi ayrıca önemlidydi. Toplantıyı, Kürdistan TV’nin yanı sıra Türk basını da izledi.
Toplantıda, toplantıyı düzenleyen Kürdistanlı Gençlerden, Yunus Agiri, Roger Çaxer, Sîdar Parêzvan ve Serhad Mêrdînî birer konuşma yaptılar. Kürdistanlı Gençler dışında konuşan veya Şiir okuyan katılımcıların isimleri şöyle:
Cano Amedi (Siyasetçi -Yazar)
Cemil Aydoğan (Mezopotamya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı)
Dara Bilek (Siyasetçi-Yazar)
Îsa Mirxan Hostanî (Pêşmerge Şêrên Welatê Kurda)
İsmail Bube (Özgür Bireyler, Mardin Haseki komitesi adına)
Mamoste Abdulselam Osman (Endamên Hevgirtina Hevrêzên Ciwanên Kurd Li Surî)
Melle İhsan (Şair)
Ali Xerzî (Şair)
Toplantı, her türlü ideolojiden sıyrılmış, sadece ulusal bağımsızlık düşüncesinin/duygusunun egemen olduğu bir havada geçti. Bu toplantı, ulusal duyguların yeniden ve güçlü bir şekilde yeşerip gelişmesinin olanaklı olduğunu göstermekle kalmadı, tek seçeneğin ulusal haklar noktasında tüm duyarlı Kürdistanlıların birlikte hareket etmesinin zorunlu olduğunu da gösterdi.Toplantının bir başka ve belki de en önemli özelliği, tamamıyla Kürdistanlı Gençlerin organizasyonuyla gerçekleşmesiydi. Gençler organize etti, yönetti, konuştu ve konuşturdu. Hep dinyelen konumunda olan, daha doğrusu buna mahkum edilen Gençler, ‘artık biraz da siz bizi dinleyin’ dercesine varlıklarını hissettirdiler.
Kürdistanlı Gençler, organizasyon becerileriyle, ulusal soruna karşı duyarlılıklarıyla ve bilgi-birikimiyle politikada öncülük edebileceklerini fazlasıyla gösterdiler. Duyarlı insanlara düşen görev, gençlerin başlattığı bu ulusal harekete tecrübeleriyle katkı sunmaktır; onları yönetmeye kalkışmak değil!
Örgüt, parti ve grup anlayışını aşan ve tamamıyla ulusal içeriğin egemen olduğu anma toplantısını düzenleyen/organize eden Kürdistanlı Gençleri kutlarken, bu ulusal duruşlarının büyüklere de örnek olmasını bekliyoruz.
Şimdilik İsmail Beşikçi’nin, Berzani’yi anma Mesajını okuyucularımızla paylaşıyoruz ve daha sonra toplantıda yapılan konuşmaları da okuyucularımızla paylaşacağımızı belirtiyoruz.
Haber/Yorum
****************************
Mustafa Barzani’yi sevgiyle anıyoruz
Kürdler, 19. yüzyılda, Osmanlı yönetimiyle yoğun bir savaşa tutuşmuşlardı. Bu savaşın kayada değer bir görüntüsü şudur. Osmanlı yönetimi ile savaşan Kürd mirleri, Kürd şeyhleri, aşiret reisleri savaşın belirli bir aşamasında devlete teslim oluyorlardı. Teslim olan mirler, şeyhler, aşiret reisleri Osmanlıdan, özür dilemeye, af dilemeye başlıyorlardı. Sürgünlerde, maaşlarının azlığından, yetmediğinden yakınmışlardı 19. yüzyıldaki bütün ayaklanmalarda, direnişlerde benzer bir sürecin yaşandığını izlemek mümkündür.
19 yüzyılda,çeşitli zamanlarda ayaklanmalar, direnişler olmuş, bunlar bir-iki yıl gibi kısa sürmüş ama, hep teslimiyetle sonuçlanmıştır.
20.yüzyılda, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ve daha sonraki ayaklanmalarda ve direnişlerde de aynı sürecin yaşandığı izlenmektedir. Bunun tek istisnası Mele Mustafa Barzani’dir. Mele Mustafa Barzani, hasımlarının eline geçmemek için çok yoğun, kararlı istikrarlı birçaba içinde olmuştur. 1920’lerin sonlarında başlayan, 40’larda, 60’larda, 70’lerde etkin bir şekilde devam eden mücadele hayatında Mustafa Barzani’nin bu tutumu, Kürd tarihinde dikkate değer bir tutumdur.
Mustafa Barzani her zaman mücadele arkadaşlarını da hasımlarını eline geçmemeleri, bunu için gerekli önlemleri almaları yönünde sürekli uyarmıştır. Mustafa Barzani’nin mücadele sürecinde hiçbir zaman teslimiyet söz konusu olmamıştır. Bütün önlemlere rağmen düşmanın eline geçme durumunda da teslimiyet olmayacaktır, özür dileme olmayacaktır, af talebi olmayacaktır. Mele Mustafa Barzani’nin 1947′ de, Mahabad sürecinde, Kadı Muhammed’e önerdiği de budur. Ama, bu süreçte, İran’a teslim olan, Kadı Muhammed’in mahkemede dik durması, af talebinde bulunmaması, özür söz konusu olmaması, duruşmalarda Kürdlerin, Kürd toplumu olmaktan doğan haklarını etkin bir şekilde savunması elbette dikkatlerden uzak tutulmaması gereken bir tutumdur.
Mustafa Barzani’nin bu temel özelliğinden ayrı olarak önemli bir özelliği daha vardır. Mustafa Barzani, Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı olarak reel dünya politikasını kavramış bir kişidir. Buçerçevede, ABD’nin ve Sovyetler Birliği’nin dünya politikasındaki rollerini iyi kavramış bir liderdir. Sovyetler Birliği’nden Kürdlere bir iyilik gelemeyeceğini sezmiştir. Kendisinin ve peşmergelerin, Sovyetler Birliği’ndeki mülteci (!) yaşamından, Sovyetler’in daha sonraki tutum ve davranışlarından, böyle bir düşünceye ulaşmıştır. Sovyetler Birliği’nin Saddam Hüseyin rejimini sadece silah araç ve gereçleriyle değil, ideolojik olarak de desteklediğiçok açıktır. Enfal’da, Halepçe’de, Kürd soykırımında, Saddam Hüseyin rejimine zehirli gazlar konusunda danışmanlık yapan Sovyet uzmanlarının olduğu da biliniyor.
ABD’den Kürdlere bir iyilik gelebilir mi? Bu, olabilir de , olmayabilir de.
Ama, iyilik olabilirse ancak bu yönden olabilir. Bunun, reel politikanın, Mele Mustafa Barzani’de uyandırdığı sezgiler olduğu kanısındayım. . Dünya politikasını belirleyen ve yönlendiren bir gücü dikkate almayarak, onunla kavga ederek bir yerlere varılamayacağı bilincinin gelişmiş olması önemlidir.
Sovyetler Birliği yöneticileri, ulusların kendi geleceklerini belirleme hakkını hiçbir zaman Kürdlerin lehine yorumlamamış, Ortadoğu’da, Kürdlerin bir statü sahibi olmalarını her zaman engellemiştir. Teori ve pratik arasında sanıldığından çok daha büyük farklar vardır. Bu özellikle Kürd/Kürdistan sorununda böyledir. Bu ezilen Kürd halkının aleyhine, Kürdleri ezen devletlerin, emperyal ve sömürgeci devletlerin lehine işleyen bir farktır. Uzlaşmazçelişkileri barındırdığı da besbellidir.
1975 de ve 1991 de Kürdler, yaşama geçen ABD politikaları sürecindeçok ağır darbeler yemişlerdir. Ama 2003 de süreççok farklı işlemiştir. 2003’de, ABD’nin Irak’a silahlı müdahalesi sonunda Saddam Hüseyin rejimi yıkılmıştır. Irak ordusu dağıtılmıştır. Baas Partisi ve el Muhaberat dağıtılmıştır. Kitle imha silahları imha edilmiştir. Bütün bunlar Kürdlerin önünü açmıştır. Kürdistan Bölgesel Yönetimi bu şekilde oluşturulmuştur. ABD Irak’a, şüphesiz kendiçıkarlarını korumak ve geliştirmek için müdahale etmiştir. Ama, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de, ABD’nin Irak’a müdahalesi sonucunda oluşabildiği açıktır. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin, ABD’ye ve Türkiye’ye rağmen, Kürdlerin kararlı mücadeleleri sonucunda oluşabildiği de ayrı gerçekliktir. Kürdlerin kararlı mücadeleleri sonunda ABD de bu durumu kabul etmek durumunda kalmıştır.
Saddam Hüseyin rejimi sırasında, Kürdistan’ın doğal kaynakları rejimin ekonomik ve politikçıkarları doğrultusunda kullanılırdı. Kürdistan petrollerinden elde edilen gelirlerin bir kısmı Kürdistan’a mayın, bomba, zehirli gaz, enfal olarak, yoksulluk, yoksullaşma dönüyordu. Bugünse, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde yoğun bir imar faaliyeti sürmektedir. Yollar, köprüler, barajlar, hastaneler, okullar, üniversiteler, yeni yeni mahalleler, konutlar, kamu binaları, inşa edilmektedir. Kürdler, doğal zenginliklerine, petrollerine, doğalgazlarına sahipçıkma mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürmektedir. Kürd dili, Kürd kültürü; Kürd edebiyatı, Kürd sanatı gelişmektedir.
Mele Mustafa Barzani’nin üçüncü bir özelliğin de vurgulamak gerekir. Mustafa Barzani Kürd kalmış, Kürdlük duyguları yoğun bir kişidir. Komşularının konumu ve dünyanı durumu dikkate alındığında, Kürdlerin ne kadar ezildiğinin bilincine varan bir kişidir. Bu özelliğe vurgu yapmak önemlidir.Çünkü uzun sömürgecilik yılları, sömürge bile olmayan bir yapıda gerçekleştirilen devlet müdahaleleri, Kürdlerin duygularında büyük aşınmalar meydana getirmiş, insanlar “Kürdüm’ demelerine rağmen, Kürdlükten uzaklaşır olmuşlardır. Yoğun devlet müdahalelerinin gerçekleştirildiği bir ortamda Kürd kalmak, Kürdlüğü savunmak, sanıldığındançok daha değerlidir.
Mele Mustafa Barzani’yi ve dava arkadaşlarını sevgiyle anıyorum.
İsmail Beşikçi