Suriye’de Çirkin İttifak;PKK/PYD Esad’ın Emrinde! (Güncellendi)
PKK/PYD çetelerinin Batı Kürdistan’da (AMÛDÊ) Âla Rengîn’i yakma cüreti göstermesi, faşist/tetikçi cehş yüzlerini artık gizleme gereği duymadıklarının; Kürdlere karşı açık bir çete savaşına başladıklarının göstergesidir. Sömürgecilerin piyasaya sürdüğü PKK/Öcalan, dört parçada ve dünyanın her yerinde Kürdlerin ulusal haklarına karşı cehşlik misyonlarının gereğini yerine getirdiler. Tüm tahribatlarına rağmen bu kirli yapının kirli misyonunu görmeyen/görmek istemeyen tüm politik çevreler yaşanan olumsuzluklarda pay sahibidir. Öcalan’dan sonra büyük projenin devamı/parçası olarak piyasaya sürülen Salih Müslim/PYD konusunda ilk günden itibaren politik çevreleri uyardık ve bu cehş yapılanmanın yaratabileceği tahribatlara dikkat çektik. Ne yazık ki korkularını yenemeyenleri ve gerçeği algılama becerisi olmayanları ikna edemedik. Dahası gerçeği dillendirdiğimiz için tüm orta yolcular/aklayıcılar “birlik” adı altında bize saldırdılar. İhanete cesaret edemeyenler, ihaneti teşhir eden bizlere karşı küstahlaştılar…
5 Yıl önce Salih Müslim/PYD ile ilgili yaptığımız değerlendirme, Kürdistan tarihine bir not olarak düşecektir. Çünkü bu kirli yapı ile ilgili tüm değerlendirmelerimiz doğrulanmış oldu; kimse “görmedim/duymadım/bilmiyorum” maymunluğu yaparak kendisini aklayamaz ve sorumluluktan kaçamaz.
“Kürdlerin baş çelişkisi PKK ve türevleridir” tespitimizi doğrulayan “Ala Rengîn’i yakma” eylemi, sözün bittiği noktadır. Hala bu faşist çetelere karşı gereken tavrı alamayanlar, cehşliğin bir parçası/ortağı olarak tarihin kirli sayfalarında yerlerini alacaklardır.
Çağrımız namuslu Kürdleredir; nerede PKK ve türevlerinin bir simgesini/kutsalını görürseniz tükürün; çünkü onlar Kürdistan düşmanlarıdır; hem de en aşağılık düşmanlar…
5 yıl önce yazdığımız, ” Suriye’de Çirkin İttifak;PKK/PYD Esad’ın Emrinde!” başlıklı yazımızı aşağıda olduğu gibi okuyucularımızla paylaşıyoruz. 5 YIL ÖNCE NE DEMİŞTİK, ŞİMDİ NELER OLUYOR?
Nasname
08.12.2016
*****
Suriye’de Çirkin İttifak; PKK/PYD Esad’ın Emrinde!
PKK’nin bir devlet projesi olduğunu ve misyonun da, Kürdlerin devletleşmesini engellemek olduğunu söylerken, sadece onun beslendiği ideolojiyi ve teorik söylemlerini ölçü almıyoruz; aynı zamanda bağlantılarından ve pratiğinden de somut örnekler veriyoruz.
Egemenlerçok iyi biliyorlar ki, Kürdistan’ın her hangi bir parçası kurtulduğunda, domino etkisi yaratarak Kürdistan’ın diğer parçalarını da tetikler ve Bağımsız-Birleşik Kürdistan’a doğru yol alınır. Bu nedenle, Kürdistan konusundaçıkarları ortak olan devletler arasında ne kadar ciddi sorun olursa olsun, Kürdlerin özgürleşmesi olasılığı doğduğundaçelişkilerini bir tarafa bırakıp hemen uzlaşırlar.
PKK, her ne kadar TC’nin istihbaratı tarafından “Kuzey Kürd Hareketi’ olarak piyasaya sürüldüyse de, misyonu sadece Kuzey’de ulusal dinamikleri yok etmekle sınırlı değildir; tıpkı egemen devletler gibi dört parçada da Kürdlere karşı bir barikat görevi yapıyor.
Saddam ile geliştirdiği stratejik ilişkileri belgelerle yayınlamıştık yakın zamanda. Hatırlanacağı gibi Irak’a müdahale edildiğinde PKK, devletçilerin hem Kemalist hem de Türk-İslam kanadıyla birlikte Saddam’a destek gösterilerine katılacak kadar pervasızlaşablmişti.
Güney’de elde edilen kısmi kazanımlardan Suriye, Türkiye ve İran kadar, belki de daha fazla rahatsızlık duyan PKK’dir. Kürdistan tarihinde bir dönüm noktası olan Güney Kürdistan kazanımı, sadece bütün Kürdlerde değil, “ben insanım‘ diyen herkeste korunması ve geliştirilmesi gereken bir yapı olarak görülürken, sömürgeci devletlerle birlikte PKK, bu kazanımın ortadan kalkması için her yola başvurdu/başvurmaya devam ediyor.
Sömürgeci devletlerle PKK ilişkisi de dikkatçekicidir. Sık sık birbirlerine karşı kullanırlar, bazen de ortak hareket ederek köşeye sıkıştırıp daha iyi hizmet etmesini sağlarlar. İlişkileri ne olursa olsun PKK anti-Kürd/Kürdistan politikasını büyük bir kararlılıkla(!) her parçada hayata geçiriyor.
Suriye’de yaşanan/yaşatılan değişim rüzgarı, Kürdlere tarihi bir fırsat yaratmıştır; tıpkı Güney’in yararlandığı fırsat gibi. Kürdler değişimin yönünü görüp ona uygun bir tavır alırlarsa, en az Güney’deki gibi bir statü elde etmemeleri için hiçbir neden yoktur. Tam da bu noktada PKK, lanetli rolünü oynayarak bu fırsatın Kürdler lehine değerlendirmesinin önüne geçmeyeçalışıyor.
PKK’nin Suriye’de kurduğu paravan örgüt PYD, Esad rejiminin bekçiliğini, tetikçiliğini yaparak ulusal talebi olan Kürdlere baskı yapıyor.
Güney’de PÇDK, Doğu’da PJAK, Kuzey’de PKK neyse, Güney Batı Kürdistan’da da PYD odur. Hepsi de aynı merkezden yönetilen anti-Kürd hareketlerdir.
Bilindiği gibi Suriye’de olaylar başladığında Öcalan, “Esad’a karşı gösterilerde yer almayın, Suriye’nin demokratikleşmesi için uğraşın, demokratik özerkliğinizi kurun” diye talimat vermişti.
Güney Batı Kürdistan’da halk, değişimden yana gösterilerde yer almaya başladığında ön planaçıkan kişilerin başında Mişel Temo geliyordu. Temo, değişimin yönünü gören ve şu an koşullar elvermese de, “Bağımsız Kürdistan hayaline’ sahip bir insan idi.
Yakın zamanda ilişkileri biraz bozulan PKK ile Esad, Kürdlerin bir statü elde etme olasılığına karşı tekrar “dost‘ oldular. Bu dostluk PYD’yi Kürdlere karşı harekete geçirdi.
Şu an PYD’nin başında bulunan Salih Müslüm, Esad-PKK anlaşması gereği, Müebbet hapse mahkum iken aniden serbest kaldı. Suriye’de iki tür müebbet vardır; biri ömür boyu, diğeri ise iyi hal gösterildiğinde 21 yılda çıkma olanağı tanıyor. Yani Salih Müslüm en iyi olasılıkla 21 yıl cezaevi yatması gerekirken, rejim tarafından ödüllendirilerek “politik bir aktör” olarak sahneye sürüldü. Salih Müslüm, rejim tarafından affedilmesinin gereğini hemen ve fazlasıyla yapmaya başladı. Kürdlere her şeyin yasak olduğu ülkede Salih Müslüm BAAS tarafından organize edilen mitinglerde boy gösteriyor ve Esad Rejimi’nin nimetlerini(!) halka anlatarak destek olmaları gerektiğini söylüyor.
Salih Müslüm başkanlığındaki PYD, katledilmeden bir hafta önce Mişel Temo’yu ve yakın çalışma arkadaşını açıkça tehdit etti. Zaten Temo’nun katledilmesini hiç kimse PYD’den bağımsız olarak düşünmüyor.
Suriye Rejimi tarafından Kürdlere her türlü baskı yapılırken, PYDD’ye sonsuz bir serbesti tanınmaya başlandı. Tıpkı Türkiye’deki “Demokratik Özerklik‘ gibi safsataları dillendiren PYD, Kürdleri Ulusal Sorun’dan uzaklaştırmak ve Esad’ın rejimine kan vermelerini sağlamak için bir yandan göstermelik kazanımlarla göz boyamayaçalışıyor diğer yandan da tehdit, baskılarını arttırıyor…
Göstermelik ve oyalayıcı hamleler;
PYD, Efrin ve Kobani’de dil eğitimine başladı;
Kültür Merkezleri açmaya başladı ve ‘yakında Kürdçe TV de açacağız’ propagandasını yapmaya başladılar…
Tehdit ve Baskılar;
Ahlaksızlığın Kürdistan’daki en büyük temsilcisinin PKK ve onun paravan örgütleri olduğu binlerce somut olayla ispatlanmışken PYD, “sokakları fuhuştan temizleyeceğiz’ diyor. Ve gösterilere katılan kadınların ailelerine giderek, ya kızınızı/eşinizi engelleyin ya da onları “fahişelik yapıyor’ diye damgalayıp öldürürüz diyor…
Seêkanîyî’de eylemleri örgütleyen gençler, Salih Müslüm‘ün talimatıyla, Şilan Kod adlı PYD temsilcisinin öncülüğünde bir grup tarafından ağır şekilde darp edildiler. Buna rağmen Esad’a karşı eylemlerden ve Kürdlerin ulusal haklarını dillendirmekten vaz geçmeyen gençlere “öldürülürsünüz‘ tehdidi yapıldıktan sonra, gençlere/ailelerine mektuplar/paketler gönderilmeye başlandı. Bu mektuplarda/paketlerde, mermi ve beyaz kefen ile sabun bulunuyordu.
Güney Batı Kürdistan’daki ulusal güçler, PYD’nin lanetli misyonunun farkındadırlar. Bu nedenle de PKK/PYD ile bağlarını koparmış durumdalar ve yakın zamanda kurulan, kısa sürede halkın sempatisini kazanan silahlı direniş örgütü Ş.W.K (Şêren Welatê Kurda) umut olarak görüyorlar…
PKK dışında kalan ve PKK saflarında yer alıp hâlâ yurtseverliğini koruyabilen herkesi duyarlı olmayaçağırıyoruz. Suriye rejimine karşı Kürdlerin gösterilerde yer alması ve ulusal hakları dillendirmesi tarihi bir fırsat yaratabilecekken, bunu engellemeyeçalışan ve Esad’a uşaklık eden zihniyete karşı tavır alın artık!
Kuzey’de PKK’nin peşine takılan Kürd politik aktör ve yapıları farkına varmasa da, sadece Kuzey’deki ulusal dinamiklerin yok edilmesine katkı sunmakla kalmıyorlar; aynı zamanda diğer parçalarda gelişen ulusal hareketlere de darbe vuruyorlar.
Esad rejiminin baskılarını kınayan bir açıklamayı BDP ile birlikte yapan Kürd partilerinin, gerçekliği görmek istemedikleri, sadece bir formaliteyi yerine getirip vicdan rahatladıkları ortadadır. BDP ile ortak hareket etmek demek, Esad Rejimi’ne ve onun paralı askeri PYD’ye hizmet etmekten başka bir şey değildir. Lütfen ne kendinizi ne de Kürdistan halkını daha fazla kandırmayın!
Hem PKK ve türevleriyle yakın, hem de Kürdlerin ulusal haklarından yana olmanın aynı anda olanaklı olmadığını görün artık!
Haber/Yorum
31.10.2011